Ana içeriğe atla

DNA Molekülü Hücre İçinde Hangi Kılıklara Girer?

Genetik, terminolojik açıdan çok zengin, yani çok fazla terimin bulunduğu bir bilim dalı. Özellikle kromozomlar ve kromozom sayıları hakkında konuşurken, kafa karışıklığı yaşanabiliyor. Homolog kromozom nedir? İkilenmiş kromozom nedir? Kromatit neydi, kromatin neydi? DNA tüm bunların neresinde? Bu terimlerin tanımlarını ve birbirleri ile ilişkilerini oturtmak gerekiyor. Bu amaçla, işe hücre bölünmesini anımsayarak başlayalım.

Hücreler Çoğalmak İçin Bölünür

Hücre çevrimi sırasında, ökaryotik organizmaların bedensel (somatik; üreme ile ilgisiz) hücreleri büyür ve bölünür. Mitoz adı verilen bu süreçte, tek bir ebeveyn hücrenin yerini iki tane özdeş yavru hücre alır.  Üreme hücrelerini oluşturmak için izlenen yol olan mayoza bu yazıda girmeyeceğiz.

DNA Kopyalanır

Bir hücre bölünmeden önce, taşıdığı tüm DNA’nın (nükleik asit moleküllerinin) kopyasını yapmalıdır ki, yavru hücrelerin her ikisi de genetik bilginin tam birer kopyasına sahip olabilsin. Her bir tekil DNA molekülü bir kromozomun malzemesidir. Eşeyli üreyen türlerin kromozomlarının yarısı dişi ebeveynden, yarısı erkek ebeveynden gelir. Dolayısıyla toplam kromozom sayısı bedensel hücrelerde daima çift sayıdır (2n); üreme hücrelerinde ise bunun yarısı kadardır (n). Aynı gen gruplarının farklı ebeveynlerden gelen kopyalarını taşıyan kromozom çiftlerine “homolog kromozomlar” denir. Homolog kromozomlardaki genler aynı işlevlere sahip olmakla birlikte, “allel” adı verilen alternatif versiyonları olabilir. Örneğin saç renginden sorumlu genden, homolog kromozomlardan birinde sarı renge neden olan allel varken, diğerinde kahverengi saça neden olan allel bulunabilir.

Eşlenme Yarı-Korunumlu Gerçekleşir

DNA’nın kopyalanma işlemine “DNA eşlenmesi” adı verilir. DNA çift iplikli bir moleküldür. İpliklerin her ikisi de aynı genetik bilgiyi taşır. Dolayısıyla, yeni iplik yapımında her ikisi de şablon görevi görebilir. Şablon olarak kullanılan iplik aynen korunurken, nükleotitlerden ona uygun ikinci iplik yapılarak, yeni bir çift sarmal oluşturulur. Ortaya çıkan çift sarmallı DNA molekülleri birbirlerine özdeştir ve çekirdek bölünmesi sürecine dek birbirlerine bağlı kalırlar. Bunlara “kardeş kromatitler” denir. Kromozom ikilenmiştir.
(1) İkilenmemiş kromozom. (2) İkilenmiş kromozom (kardeş kromatitler sentromerden bağlı durumda). (3) Bir çift ikilenmiş homolog kromozom.

Çekirdek Bölünmesine Hazırlanılır

Hücre çevriminin büyük bölümünde, DNA molekülleri “kromatin” adı verilen çok uzun iplikler biçimindedir. Ancak hücre bölünmeye hazırlanırken, taşınma için DNA’sını paketler. Yani hücre bölünmesinden önce kromatinler sıkışıp ufalır. Sıkıca paketlenmiş hâldeki bu eşlenmiş DNA moleküllerine artık “kromozom” denir. Her kromozom, bir çift kardeş kromatitten oluşur. Çekirdek bölünmesi gerçekleşene dek, kardeş kromatitler (birbirinin eşi olan DNA’lar) kromozomun sentromer adlı noktasından birbirlerine bağlı kalır.
DNA paketlenmesinin aşamaları: (1) Çift sarmal DNA ipliği. (2) Kromatin ipliği (histonlu DNA). (3) Kromatinde sentromer noktası. (4) DNA eşlenmesinin ardından sentromerlerinden bağlı şekilde sıkışıp paketlenmeye başlayan kromatinler. (5) Paketlenmesi tamamlanmış kromozom.

Çekirdek ve Hücre Bölünür

Çekirdek bölünmesi sırasında, kromozomlar hücrenin ekvatorunda sıralanır ve ardından kardeş kromatitler ayrışarak, farklı kutuplara ilerler. Ayrılan kardeş kromatitlerden söz edilirken yine kromozom adı kullanılır. Fakat bu kez 4 uçlu değil, 2 uçlu olan, yani tek kopya kromozom söz konusudur. Bu kromozomlar (eski kardeş kromatitler) zıt kutuplara ulaşınca, bölünmekte olan hücre genetik malzemelerin ikisinin de çevresinde yeni birer hücre zarı oluşturur. Böylece ortaya iki yavru hücre çıkmış olur.
Mitoz ile hücre bölünmesinin basitleştirilmiş çizimi.
Not: Kromozomlar ilk defa paketlenmiş halde gözlenmişlerdi; adlarını da buradan alırlar. Ama artık tüm DNA molekülleri kromozom olarak isimlendirilebiliyor; paketlenmiş olmaları şart değil. Örneğin bakterilerde hiç bir paketleme olmasa da, sahip oldukları genetik malzeme (dairesel DNA molekülü) kromozom olarak adlandırılıyor. Prokaryotların çoğunda böyle halka biçimli tek bir DNA molekülü var. Yani DNA moleküllerinin açık uçları ve dolayısıyla telomerleri yok. Bu da, bu canlıları biyolojik yaşlanma konusunda, ökaryotik hücrelerden farklı bir konuma koyar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MS Tedavisi İçin Myelin Kılıfı Onaran Peptit Geliştirildi

MS yani multipl skleroz hastalığı nöronları koruyan miyelin kılıfa bağışıklık sisteminin saldırmasıyla oluşan ,elden ayaktan düşüren bir hastalıktır. Aynı elektrik kablolarının yalıtan plastikler gibi miyelin kılıflar zarar gördüğünde, beyin ve vücudumuz arasında iletişim sekmeye uğrar. Bu da motor fonksiyonlarda ve bilişsel kabiliyetlerde bozulmaya neden olur. İşte şimdi Melbourne Üniversitesi’nden bilim insanları miyelinin kendini onarmasını sağlayabilecek sentetik bir peptit geliştirdi. Bu sayede bu hastalığın gelişimi yavaşlatılabilir.  MS çok karmaşık bir hastalık olmakla beraber,diğer taraftan tedavilerin yöneldiği birkaç hedef var . Genelde MS tedavileri bağışıklık sisteminin miyeline karşı aşırı tepkisini kısa süreli durdurmak , çözüm yollarından biri. Yapılan çalışmalarda B hücrelerini yok etmek myeline toleransı iyileştirebilir ya da tümüyle bağışıklık sistemini yeniden başlatmak belki de başka bir çözüm olabilir. Diğer taraftan, miyelin kılıfı kök hücre ya ...

Örümcek ve Böceklerde Beden Bölümlenmesi Sağlayan Ortak Atasal Gen Belirlendi

Bilimciler, örümcek gelişimi sırasında bölümlenmeyi kontrol eden önemli bir geni belirledi. Bu bulgu,  böceklerdeki  bölümlenme kontrolü ile  örümceklerdeki  bölümlenme kontrolü arasındaki benzerliği de ortaya çıkardı. Örümcekler, böcek grubunda olmayıp, akrep, mayt, opalinid ve kenelerle birlikte “araknitler” yani “örümceğimsiler” topluluğunu oluşturur. Bu iki grup arasındaki evrimsel tarihçeye değinen araştırmanın ayrıntıları  eLife dergisinde yayımlandı. Yapılan çalışma,  Sox geni nin örümcekte ikilendiği (İng.  duplicated ) ve daha sonra, böceklerde hâlâ bölümlenmede kullanılan bir başka ilişkili Sox geninin işlevinin yerini aldığına işaret ediyor. Bu da, böylesine çeşitlilik sergileyen hayvanların beden yapılandırmalarında rol oynayan evrimsel gizlere yeni bir ışık tutuyor. Bölümlenme, eklembacaklıların temel bir gelişim süreci olup, farklı işlevlere sahip beden bölümlerinin oluşumunu sağlar. Böceklerde bu iki yolla gerçekleşir: Ya tüm bö...

Gözler Olmadan “Görmek”: Görsel Olmayan Fotoreseptörler

Biz insanlar, büyük oranda gözlerimizden gelen veriyi işlemeye dayalı canlılarız ve normal bir görüşe sahip olanlarımız, dış dünyayı deneyimleme biçimimizde gözlerimizin hayati önemde olduğunu düşünmektedir. Görme, ışık temelli algılamanın ilerlemiş bir formudur, yani ışığa hassasiyettir. Fakat, gündelik yaşamımızda, ışık temelli algılamanın diğer bazı gelişmemiş biçimlerini de deneyimleriz. Örneğin hepimiz, sıcak Güneş’in hazzını derimizde hissederken, burada ışığı değil, ısıyı bir algı olarak kullanırız ve bu algımız için hiçbir göz veya özel fotoreseptör hücresine ihtiyaç duymayız. Bilim insanları, son yıllarda, insanlar da dahil olmak üzere pek çok hayvan türünün, gözlerin dışında, beklenmedik yerlerde, ışığı saptayabilen özel moleküllere sahip olduğunu keşfettiler. Bu “göz dışı fotoreseptörler”, genellikle, merkezi sinir sisteminde veya deride ve aynı zamanda da iç organlarda da sıklıkla bulunabiliyor. Peki göz dışı yerlerde bulunan bu ışığa duyarlı moleküller ne ya...