Ana içeriğe atla

DNA, Hücre Biçiminin Belirlenmesinde de Rol Alıyor


Yaşamın temel birimi olarak hücre, yaşayan tüm canlıların en dikkatli incelenen bileşenlerinden biri. Yine de temel süreçlerden bazıları anlaşılmayı bekliyor; örneğin hücrelerin biçimlerini nasıl aldıkları sorusu gibi. Kaliforniya Üniversitesi San Diego Kampüsü’nde biyoloji ile fiziğin kesiştiği bir araştırma üzerinde çalışan bilimciler, hücre biçimlenişinin köküne ilişkin beklenmedik bir keşif yaptı.
Cell dergisinin 8 Şubat 2018 tarihli sayısındaki bildiride, canlıbilimciler Javier Lopez-Garrido, Kit Pogliano ve çalışma arkadaşları, bakteri hücrelerinin şekil alışında, DNA’nın mimari bir rolü olduğunu gördüklerini duyurdu. Bacillus subtilis bakterisi üzerinde çalışan ekip, DNA’nın genetik bilgiyi kodlamanın yanı sıra, bakteri hücrelerini “şişirdiğini” de açığa çıkaran bir dizi deney yaptıklarını belirtiyor. Araştırmacılar, DNA’nın bir balonu şişiren hava gibi davrandığını ve genetik bilgiyi taşıyan bir molekül olmaktan başka etkilerde de bulunduğunun anlaşıldığını ekliyorlar.
Elde edilen bulgu, hücresel yaşamın kökenine ilişkin de bazı düşünceler doğuruyor. Şöyle ki, modern bakteriyel hücreler, iç basınçlarını kontrol etmek için çeşitli mekanizmalar geliştirmiş durumda. Ancak bu mekanizmalar, dünyada yaşamın yeni başladığı zamanlarda mevcut değildi. DNA’nın bir hücreyi şişirebileceğinin anlaşılması, gezegendeki ilk hücrelerin fizyolojisine ilişkin yeni kavrayışlar sunabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DNA Molekülü Hücre İçinde Hangi Kılıklara Girer?

Genetik, terminolojik açıdan çok zengin, yani çok fazla terimin bulunduğu bir bilim dalı. Özellikle kromozomlar ve kromozom sayıları hakkında konuşurken, kafa karışıklığı yaşanabiliyor. Homolog kromozom nedir? İkilenmiş kromozom nedir? Kromatit neydi, kromatin neydi? DNA tüm bunların neresinde? Bu terimlerin tanımlarını ve birbirleri ile ilişkilerini oturtmak gerekiyor. Bu amaçla, işe hücre bölünmesini anımsayarak başlayalım. Hücreler Çoğalmak İçin Bölünür Hücre çevrimi sırasında, ökaryotik organizmaların bedensel (somatik; üreme ile ilgisiz) hücreleri büyür ve bölünür. Mitoz adı verilen bu süreçte, tek bir ebeveyn hücrenin yerini iki tane özdeş yavru hücre alır.  Üreme hücrelerini oluşturmak için izlenen yol olan mayoza bu yazıda girmeyeceğiz. DNA Kopyalanır Bir hücre bölünmeden önce, taşıdığı tüm DNA’nın (nükleik asit moleküllerinin) kopyasını yapmalıdır ki, yavru hücrelerin her ikisi de genetik bilginin tam birer kopyasına sahip olabilsin. Her bir tekil DNA molekülü bir k

Dünyamız Nasıl Evrim Geçirdi?

Evrende ve dünyamızda hiçbir şey aynı biçimde kalmaz. Madde, galaksiler, yıldızlar, yıldız sistemleri, gezegenler ve gezegenlerin bileşenleri sürekli bir evrimleşme sürecinden geçer. Atmosfer de bunların dışında değildir elbette. Oksijensiz dönem  Yer’in oluşumu aşağı yukarı 4,5 milyar yıl öncesine denk düşer. Güneş sistemi ve gezegenlerin oluşumuna dönük yapılan çalışmalarda Yer’in ilk oluşum döneminde oldukça sıcak olduğu ve atmosferinin de bulunmadığı öne sürülür. Yer’in bu devri; çeşitli büyüklükte göktaşlarının çarpması ve volkanik faaliyetler soncunca karbon dioksit ve azot gazı gibi gazların serbest kaldığı, suyun buhar olarak atmosferde bulunma olasılığının olduğu bir dönemdir. Yer’in oluşum dönemini temsil eden bir görsel çalışma. Gökcisimlerinin çarpması ve volkanik faaliyetler nedeniyle yer yüzeyi şu anki halinden çok uzakta. Bu dönemde ilkel atmosfer oluşumun başladığı ileri sürülmektedir. Dev çarpışma hipotezi de bu dönem için öne sürülmüştür. Bu hipotezde; Yer’

Çölde Havadan Su Toplayan Cihaz

Yeterince yağış almayan ya da iklim değişikliği nedeniyle gitgide kuraklaşan bölgelerde susuzluk sorununa karşı yerel ve ucuz çözümler geliştirilmesi çok önemli. Son yıllarda yeni nesil teknolojilerden yararlanılarak atmosferdeki su buharından su elde etmeye yarayan çeşitli sistemler üzerinde çalışılıyor. Yine bu amaçla geliştirilen yeni bir cihazla çölde sadece güneş ışığı kullanılarak içilebilir su elde edilebiliyor. Daha önce atmosferden az enerjiyle su toplamak üzere geliştirilen cihazları, nispi nem oranı %50’nin altında olan yerlerde çalıştırmakta hayli güçlük çekiliyordu. Yeni cihaz ise özel bir malzeme sayesinde nispi nem oranı %20 gibi düşük bir seviyede olan yerlerde bile havadan  su toplayabiliyor. Nispi nem fazla olduğunda havadaki suyu toplamak kolay ancak nemli yerlerde de zaten su sıkıntısı yaşanmıyor. Silika jeller gibi süngersi malze