Ana içeriğe atla

Japonya insan embriyosunda genetik değişikliğe izin verecek

Japonya'da insan embriyosunda genetik değişiklik yapılmasına izin veren kuralları içeren taslak çalışma yayımlandı. Taslak insan embriyosuna DNA kurgulama araçlarıyla müdahaleye izin veriyor.

"Nature" dergisinde yayımlanan habere göre, sağlık ve bilim alanında çalışan bakanlık ve ilgili kurumların temsilcilerinden oluşan uzman heyeti, "CRISPR–Cas9" gibi DNA zincirlerini kurgulamaya olanak sağlayan araçların insan embriyosuna uygulanmasına izin veren çalışma taslağını kamuoyunun dikkatine sundu.

Taslakta önerilen kurallar, embriyonun genetiğinin yalnızca araştırma amacıyla değiştirilmesine izin veriyor, üreme amaçlı değiştirilmesini yasaklıyor ancak bu konuda yasal yaptırım öngörmüyor.

Uzmanlar, insan embriyosunun genetiğinin araştırılmasının, insanın erken gelişim döneminin aydınlatılması yanında kalıtsal hastalıklara yol açan genetik mutasyonların düzeltilmesine de olanak sağlayabileceğini belirtiyor.

İnsan embriyosunun bilimsel araştırmalarda kullanılmasına izin veren ülkede embriyoların genetiğinin değiştirilmesine yönelik herhangi bir düzenleme bulunmuyor.

Taslak kurallar gelecek aya kadar kamuoyunun eleştiri ve fikirlerine açık olacak. Ardından kabul edilecek çalışmanın gelecek yılın başından itibaren yürürlüğe girmesi bekleniyor.

"ÖJENİ"YE YOL AÇABİLİR ENDİŞESİ

Öte yandan, insan embriyosunun genetiğinin değiştirilmesi, araştırma amacıyla da olsa etik açıdan tartışmalı görülüyor.

Bu tip araştırmaların, sağlık amaçları dışında insan ırkının belirli tercihlerle ıslah edilmesi ve üstün ırklar yaratılmasına yönelik "öjeni" çalışmaları için kullanılabileceğine dair kaygılar bulunuyor.

Bugüne kadar insan embriyosuna genetik müdahalede bulunan en az 8 bilimsel araştırma yayımlandı. Bu araştırmalar, ABD, Çin ve İngiltere'de yapıldı. ABD ve Çin'deki çalışmalar yalnızca yasaların koyduğu sınırlarda yapılırken İngiltere'de ayrıca ulusal denetim kurumundan izin almak gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DNA Molekülü Hücre İçinde Hangi Kılıklara Girer?

Genetik, terminolojik açıdan çok zengin, yani çok fazla terimin bulunduğu bir bilim dalı. Özellikle kromozomlar ve kromozom sayıları hakkında konuşurken, kafa karışıklığı yaşanabiliyor. Homolog kromozom nedir? İkilenmiş kromozom nedir? Kromatit neydi, kromatin neydi? DNA tüm bunların neresinde? Bu terimlerin tanımlarını ve birbirleri ile ilişkilerini oturtmak gerekiyor. Bu amaçla, işe hücre bölünmesini anımsayarak başlayalım. Hücreler Çoğalmak İçin Bölünür Hücre çevrimi sırasında, ökaryotik organizmaların bedensel (somatik; üreme ile ilgisiz) hücreleri büyür ve bölünür. Mitoz adı verilen bu süreçte, tek bir ebeveyn hücrenin yerini iki tane özdeş yavru hücre alır.  Üreme hücrelerini oluşturmak için izlenen yol olan mayoza bu yazıda girmeyeceğiz. DNA Kopyalanır Bir hücre bölünmeden önce, taşıdığı tüm DNA’nın (nükleik asit moleküllerinin) kopyasını yapmalıdır ki, yavru hücrelerin her ikisi de genetik bilginin tam birer kopyasına sahip olabilsin. Her bir tekil DNA molekülü bir k

Dünyamız Nasıl Evrim Geçirdi?

Evrende ve dünyamızda hiçbir şey aynı biçimde kalmaz. Madde, galaksiler, yıldızlar, yıldız sistemleri, gezegenler ve gezegenlerin bileşenleri sürekli bir evrimleşme sürecinden geçer. Atmosfer de bunların dışında değildir elbette. Oksijensiz dönem  Yer’in oluşumu aşağı yukarı 4,5 milyar yıl öncesine denk düşer. Güneş sistemi ve gezegenlerin oluşumuna dönük yapılan çalışmalarda Yer’in ilk oluşum döneminde oldukça sıcak olduğu ve atmosferinin de bulunmadığı öne sürülür. Yer’in bu devri; çeşitli büyüklükte göktaşlarının çarpması ve volkanik faaliyetler soncunca karbon dioksit ve azot gazı gibi gazların serbest kaldığı, suyun buhar olarak atmosferde bulunma olasılığının olduğu bir dönemdir. Yer’in oluşum dönemini temsil eden bir görsel çalışma. Gökcisimlerinin çarpması ve volkanik faaliyetler nedeniyle yer yüzeyi şu anki halinden çok uzakta. Bu dönemde ilkel atmosfer oluşumun başladığı ileri sürülmektedir. Dev çarpışma hipotezi de bu dönem için öne sürülmüştür. Bu hipotezde; Yer’

Çölde Havadan Su Toplayan Cihaz

Yeterince yağış almayan ya da iklim değişikliği nedeniyle gitgide kuraklaşan bölgelerde susuzluk sorununa karşı yerel ve ucuz çözümler geliştirilmesi çok önemli. Son yıllarda yeni nesil teknolojilerden yararlanılarak atmosferdeki su buharından su elde etmeye yarayan çeşitli sistemler üzerinde çalışılıyor. Yine bu amaçla geliştirilen yeni bir cihazla çölde sadece güneş ışığı kullanılarak içilebilir su elde edilebiliyor. Daha önce atmosferden az enerjiyle su toplamak üzere geliştirilen cihazları, nispi nem oranı %50’nin altında olan yerlerde çalıştırmakta hayli güçlük çekiliyordu. Yeni cihaz ise özel bir malzeme sayesinde nispi nem oranı %20 gibi düşük bir seviyede olan yerlerde bile havadan  su toplayabiliyor. Nispi nem fazla olduğunda havadaki suyu toplamak kolay ancak nemli yerlerde de zaten su sıkıntısı yaşanmıyor. Silika jeller gibi süngersi malze