Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nanorobotlar Kanser Hücrelerini Bulup Yok Ediyor

Arizona State Üniversitesi’nden bilim insanları, NCNST (National Center for Nanoscience and Technology) ve Çin Bilimler Akademisi’yle ortak çalışarak kanser hücrelerine gelen kan desteğini keserek, tümörleri aç bırakarak öldürebilen nanorobot yapmayı başardı.  “Tümüyle otonom ,DNA robotik sistem sayesinde çok hassas ilaç tasarımı yapılıyor ve kanser hücreleri hedeflenebiliyor. Ayrıca bu teknoloji kanserin pek çok türü için kullanılabilir, çünkü katı tümörlerinin beslenme şekli esasında aynı,” diyor Arizona State Üniversitesi’nden Biyotasarım Enstitüsü’nden direktör Hao Yan.  Türünün ilk örneği olarak memelilerde, ovaryum, akciğer ve meme kanseri fare modellerinde teknolojinin başarısı sergilenmiş oldu. Araştırma Nature dergisinde yayınlandı. Peki Nasıl Çalışıyor ? Nanorobot düz DNA yaprağından oluşuyor ve 90nm*60nm ölçülerine sahip. Kan pıhtılaşmasını sağlayan trombin enzimi bu yaprağın yüzeyine tutturuluyor. Sonrasında yaprak katlanarak tüp şeklini aldığında trombin içeride

Hareketlerimizden Enerji Elde Eden Süper İnce Kumaş Geliştirildi

Çevremizi saran, diğer türlü boşa gidecek enerjiden birazcık çalmak için ihtiyaç duyduğumuz şey, bu jel kaplı, karbon nanotüplerden yapılmış sarmal lifler olabilir. Twistron denen bu materyalin iplikleri laboratuvar ortamında şimdiden gelecek vadediyor ve bir gün vücudumuzdaki, eşyalarda veya daha geniş çevredeki değişimin payı kadar enerji toplayabilecek bir “enerji toplayıcısına” dönüştürülebilir. Texas Üniversitesi’nden bu teknolojiyi geliştiren uluslararası ekibin başındaki araştırmacı Carter Haines, twistron enerji hasatçılarını kavramanın en basit yolunun, elinde çekiştirdiğinde elektrik üreten bir parça kumaş olduğunu düşünmek diyor. Ortamdaki ısıdan, radyo dalgalarından veya hareketten gelen küçücük miktarlardaki enerjinin biriktirilip cep boyu elektronik aletlere güç sağlamak çok da yeni bir kavram değil. Peki acaba neden bu fikre, bu kadar takılmış durumdayız? Sonuçta, dünyamız düşük seviyede elektromanyetik dalgalar, sürtünme ve ısı gradyanlarıyla uğuldayı

Omurilik Felci İçin 3D Yazıcı İle Kök Hücre Basıldı

Omur ilik yaralanmaları aynı bir şehre elektrik veren elektrik hatlarının kesilerek sistemin çökmesine benziyor. Minnesota Üniversitesi’nden bilim insanları omurilikteki sinir bağlantılarını yeniden kurabilecek bir cihaz tasarladı. Silikon bir kılavuz 3D baskılı nöronal kök hücreyle kaplandı. Bu implant hasarlı bölgeye ekilerek, geri kalan sinirler arasında yeniden bağlantıların oluşturulmasını sağlıyor ve hastaların yeniden motor kontrollerini kazanmasını sağlıyor. Hasarlı spinal kordun iyileşmesi oldukça zor olsa da, halen geliştirilen tedaviler var. Gen terapisi yaralı dokunun parçalanarak, yeni sinir hücreleri üretmesini sağlayabilir.  Diğer taraftan , yaralanma bölgesine sinyalleri iletecek bilgisayar sistemleri ve cihazlar kurulabilir.  Yeni tedavi ise bu iki yaklaşımın birleşimi olabilir. Minnesota ekibi indükte pluripotent kök hücreleri toplayarak başladı. Bu hücreler deri ve kandan alınan yetişkin kök hücreleri.  Nöronsal kök hücreleri biyo mühendislikle bir kez tasarl

Çölde Havadan Su Toplayan Cihaz

Yeterince yağış almayan ya da iklim değişikliği nedeniyle gitgide kuraklaşan bölgelerde susuzluk sorununa karşı yerel ve ucuz çözümler geliştirilmesi çok önemli. Son yıllarda yeni nesil teknolojilerden yararlanılarak atmosferdeki su buharından su elde etmeye yarayan çeşitli sistemler üzerinde çalışılıyor. Yine bu amaçla geliştirilen yeni bir cihazla çölde sadece güneş ışığı kullanılarak içilebilir su elde edilebiliyor. Daha önce atmosferden az enerjiyle su toplamak üzere geliştirilen cihazları, nispi nem oranı %50’nin altında olan yerlerde çalıştırmakta hayli güçlük çekiliyordu. Yeni cihaz ise özel bir malzeme sayesinde nispi nem oranı %20 gibi düşük bir seviyede olan yerlerde bile havadan  su toplayabiliyor. Nispi nem fazla olduğunda havadaki suyu toplamak kolay ancak nemli yerlerde de zaten su sıkıntısı yaşanmıyor. Silika jeller gibi süngersi malze

İnsan Dejavu Hissine Niçin Kapılır?

  1. Seyahat dejavuyu tetikliyor Dejavu genellikle belli yerlerle ilgilidir. Yeni bir yere gidip orada yeni tecrübeler yaşamak bu hissi tetikleyebilir. Zira tanımadığımız yerlerde, sanki oraya daha önce gitmişiz duygusu ile böyle bir şey olmadığı için o anıya sahip olmamızın mümkün olmadığı bilgisinden kaynaklanan "çatışma" potansiyeli daha fazladır. Araştırmalar, daha fazla seyahat edenlerin daha fazla dejavu duygusu yaşadığını gösteriyor. 2. Gençlerde dejavu daha yaygın Dejavu hissi gençlikte daha fazla hissedilir; ama bunun sayısı ayda birden fazla değildir. 40-50 yaşına gelindiğinde bu oran yarıya iner. 60'larınızda ise yılda bir kez veya daha azdır. 3. Bazı insanlarda dejavu hissi gün boyu sürebilir Nadir de olsa bazı insanlarda dejavu ciddi bir sorun haline gelebilir. 22 yaşındayken gün boyu devam eden dejavu duygusu yaşayan Manchesterlı Lisa "Sabah o yaşanmışlık hissiyle uyanıyordum" diyor. Bu sorunu giderek daha sık ve daha yoğun

Mısır'ın Mumyalama Sırrı Çözüldü

MÖ 3500 - 3700 yılları arasında mumyalandığı ortaya çıkan ceset aynı zamanda mumyalama formülünün tahmin edilenden daha önce geliştirildiğini ve daha yaygın bir şekilde kullanıldığını gösterdi. İtalya'nın Torino kentindeki Mısır Müzesi'nde bulunan mumya üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları Journal of Archaeological Science'ta (Arkeolojik Bilim Dergisi) yayımlandı. BBC'ye konuşan York Üniversitesi'nden arkeolog Dr. Stephen Buckley, araştırmanın mumyalamada kullanılan sıvının işin merkezinde olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Buckley, araştırmada yer alan diğer bilim insanlarıyla birlikte bu sıvıya ait tüm kimyasal parmak izlerini inceledi. Balsamın özünü şunlar oluşturuyor: Bir bitki yağı, muhtemelen susam "Balsam türü" bir bitki veya kök özü, muhtemelen hasırotu Akasya olabilecek bir bitkiden alınmış doğal şeker, zamk Kritik öneme sahip, kozalaklı bir ağaçtan, muhtemelen çam ağacından alınan bir reçine. Bütün bunlar yağın içinde karışt

Dünyamız Nasıl Evrim Geçirdi?

Evrende ve dünyamızda hiçbir şey aynı biçimde kalmaz. Madde, galaksiler, yıldızlar, yıldız sistemleri, gezegenler ve gezegenlerin bileşenleri sürekli bir evrimleşme sürecinden geçer. Atmosfer de bunların dışında değildir elbette. Oksijensiz dönem  Yer’in oluşumu aşağı yukarı 4,5 milyar yıl öncesine denk düşer. Güneş sistemi ve gezegenlerin oluşumuna dönük yapılan çalışmalarda Yer’in ilk oluşum döneminde oldukça sıcak olduğu ve atmosferinin de bulunmadığı öne sürülür. Yer’in bu devri; çeşitli büyüklükte göktaşlarının çarpması ve volkanik faaliyetler soncunca karbon dioksit ve azot gazı gibi gazların serbest kaldığı, suyun buhar olarak atmosferde bulunma olasılığının olduğu bir dönemdir. Yer’in oluşum dönemini temsil eden bir görsel çalışma. Gökcisimlerinin çarpması ve volkanik faaliyetler nedeniyle yer yüzeyi şu anki halinden çok uzakta. Bu dönemde ilkel atmosfer oluşumun başladığı ileri sürülmektedir. Dev çarpışma hipotezi de bu dönem için öne sürülmüştür. Bu hipotezde; Yer’

Yapay Zeka Finans Dünyasını Kırılgan Hale Getiriyor

Dünyadaki finansal kurumlar, artan rekabet baskısı ile beraber yapay zekaya büyük stratejik yatırımlar yaptı.  Dünya Ekonomik Forumu’nun  finansal hizmetlerdeki yeniliklere ilişkin geçmiş çalışmalarına dayanarak hazırladığı bir rapor, yapay zekanın finansal hizmetler üzerindeki etkisinin kapsamlı bir şekilde incelenmesini sağlıyor. İşte o rapordan detaylar: Kurumların yapay zeka destekli ofis operasyonları hem çalışanların  yeteneklerini geliştirme  hızını artıracak hem de diğerlerinin bu yeteneklere sahip olmalarını gerektirecek. Günümüzdeki farklılaşma yöntemleri ortadan kalktığında, yapay zeka, kurumlara kendilerini müşterilerle buluşturmak için  yeni yollar sunarak, fiyat rekabetinden kaçmak için bir fırsat oluşturacak. Müşteri deneyimleri , müşterinin finansal hayatlarının çoğunu otomatikleştiren ve finansal sonuçlarını iyileştiren yapay zeka çevresinde merkezileştirilecek. Paylaşılan veri kümeleri üzerinde oluşturulan  ortak çözümler , işlemlerin doğruluğunu, güncelliğin

Elmastan Daha Sert Madde Meteorun İçinde Bulundu

Rus bilim adamları, Sibirya'ya düşen bir meteorun içinde elmastan sert bir mineralin keşfedildiğini duyurdu. Rusya Bilim Akademisi Sibirya Bölümü Jeoloji Enstitüsü, Ural ve Novosibirsk üniversitelerinde görevli bilim adamlarının incelediği meteorun,  "uakitite"  adı verilen ve elmastan daha sert bir minerali içerdiği görüldü. 5 MİKROMETREDEN DAHA KÜÇÜK Gizemli mineral hakkında daha fazla bilgi edinmek için laboratuvar çalışmalarının sürdürüldüğü belirtildi. Bilim adamları mineralin görünüşünü,  "metalik parıltıya sahip, sarı ve şeffaf"  olarak tanımladı. Mineralin, kübik kristaller ya da yuvarlak taneler oluşturduğu, tanelerin genellikle 5 mikrometreden daha küçük olduğu kaydedildi

Duvarlara Resim Çizebilen Robot "Scribit"

MIT Profesör Carlo Ratti tarafından icat edilen  Scribit,  silinebilir mürekkepler kullanarak metin ve resimler oluşturan yeni bir robot çizim makinesi. Projenin içerik oluşturucularına göre by çalışma ortamlarının yeni kullanışlı aracının yaşam alanlarını dekore etmenin kolay ve değiştirilebilir bir yolunu sunuyor. Robot, görüntüleri bir uygulamadan ya da kullanıcıların yüklediği dosyalardan alıyor. Scribit, Kickstarter tarafından fonlandı ve sadece iki saat içinde gereken para toplandı.

Apple 16 Yaşındali Liseli Tarafından Hacklendi!

Veri güvenliği konusunda endişe verici haberler sık sık basın dünyasının gündemine geliyor. Avustralya’nın Melbourne kentinde yaşayan 16 yaşındaki bir lise öğrencisi Apple’ın ana sistemini hackledi. Avustralyalı The Age gazetesinin haberine göre Victoria Çocuk Mahkemesi, şu anda 17 yaşında olan adı açıklanmayan lise öğrencisinin geçen yıl Melbourne’deki evinden Apple’ın ana bilgisayarına girerek 90 gigabaytlık korunmuş veriyi bilgisayarına indirdiğini ve müşterilerin hesaplarına eriştiğini duyurdu. APPLE’DA ÇALIŞMAK İSTİYORDU, HACKLEDİ! Apple da bugün yaptığı açıklamada ekiplerinin ‘izinsiz erişimi tespit ettiğini, durumu kontrol altına aldığını ve konuyu kanun güçlerine bildirdiğini’ duyurdu. Gazeteye konuşan gencin avukatı müvekkilinin 16 yaşındayken 1 yıl boyunca birden fazla kez Apple’ın sistemine girdiğini ve gencin hayalinin bir gün Apple’da çalışmak olduğunu söyledi. HER ŞEY “HACKY HACK HACK” KLASÖRÜNDE The Age polisin gencin evine geçen yıl baskın yaptığını ve b

Uçan Arabalar Artık Hayal Olmayacak

Dikey iniş-kalkış hayali TF-X, Transition’ı üreten Terrafugia firmasının yeni modelidir. Bilim kurgu filmlerinden görmeye alışık olduğumuz türden bir uçan araba. Sürücüsüz uçabilen yeni TF-X, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde bulunan rüzgâr tünellerinde test edilmeye başlandı. Dikey havalanıp, iniş yapabilen bu yeni modelde, yolcuyu kapıdan alıp istediği yere otomatik bırakmanın planı yapılıyor. Dört kişilik yolcu kapasitesi olan TF-X, 300 beygir gücünde, saatte 322 km hızla uçabiliyor ve tek seferde 805 km yol kat edebiliyor. Yeni modelin 2020 yılında satışa sunulması bekleniyor. Beton piste ihtiyaç duymuyor SkyRunner, Gilo Industries Group tarafından geliştirildi. Bu modelin avantajı hem havada hem karada gidebiliyor olması. Dezavantajı ise havalanabilmesi için uçak pistine ihtiyaç duymasıdır. Kalabalık şehirlerde uçuş için açık arazi veya uygun uçak pisti bulunamayacağı için daha çok kırsal alanlar için uygundur. Havacılık Kurulu, SkyRunner’a A.B.D hava sahasında uçuş i