Ana içeriğe atla

Uçan Arabalar Artık Hayal Olmayacak

Dikey iniş-kalkış hayali


TF-X, Transition’ı üreten Terrafugia firmasının yeni modelidir. Bilim kurgu filmlerinden görmeye alışık olduğumuz türden bir uçan araba. Sürücüsüz uçabilen yeni TF-X, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde bulunan rüzgâr tünellerinde test edilmeye başlandı. Dikey havalanıp, iniş yapabilen bu yeni modelde, yolcuyu kapıdan alıp istediği yere otomatik bırakmanın planı yapılıyor. Dört kişilik yolcu kapasitesi olan TF-X, 300 beygir gücünde, saatte 322 km hızla uçabiliyor ve tek seferde 805 km yol kat edebiliyor. Yeni modelin 2020 yılında satışa sunulması bekleniyor.

Beton piste ihtiyaç duymuyor


SkyRunner, Gilo Industries Group tarafından geliştirildi. Bu modelin avantajı hem havada hem karada gidebiliyor olması. Dezavantajı ise havalanabilmesi için uçak pistine ihtiyaç duymasıdır. Kalabalık şehirlerde uçuş için açık arazi veya uygun uçak pisti bulunamayacağı için daha çok kırsal alanlar için uygundur. Havacılık Kurulu, SkyRunner’a A.B.D hava sahasında uçuş izni verdi. Buna rağmen, diğer bazı ülkeler bu araçlara uçuş izni vermiyor.
SkyRunner, birçok helikopterden daha yüksek irtifaya (4500 m) tırmanabiliyor ve havada 90 km/saat hıza erişebiliyor. SkyRunner satışa sunulmak üzere hazır. Satış fiyatı 125 bin dolar olarak belirlendi. ABD gibi havaalanı fazla ülkeler daha çok tercih edebilir. Kısa mesafeden kalkış yapabilmesi, beton piste ihtiyaç duymaması ve açık araziden havalanabilmesi aracın iyi özellikleri. Buna rağmen kötü hava şartlarında kullanılamıyor. Daha çok uçuş sporlarıyla ilgilenen meraklı kullanıcılara hitap edeceği tahmin ediliyor. Geliştirildiği takdirde çift koltuklu modellerine, itfaiye, polis, ordu ve çiftçiler tarafından rağbet edilebilir.

Hiç durmadan 800 km


Terrafugia firması tarafından tasarlanan Transition, tasarlayan ekibin en fazla üzerinde çalıştığı ürün olarak öne çıkıyor. “Başarı en son noktanın her zaman bir adım ilerisinde bulunur.” Firma en son noktadan bir adım daha ileriye gidebilirse, yeni devir onunla başlayabilir. Transition, açılır sabit kanatlara sahip, çift kişilik bir uçan araç. Yine ABD tarafından onaylanarak, havalimanlarını hiçbir engel olmadan kullanabiliyor.
Transition, araba modunda iken 6,7 litre, uçak modunda ise 18,9 litre yakıt sarfiyatı yapıyor. Hiç durmadan 800 kilometre uçuş gerçekleştirebilen Transition, yerden 1220 metre yükseklikte saatte 180 km hıza ulaşabiliyor. Transition’ın şu anki satış fiyatı 279.000 dolar. Planet Green Şirketi geçtiğimiz yıllarda “Uçan Araba” projesinin seri üretimini Türkiye’ye getireceklerini duyurmuştu ama, sonrasında bir gelişme görülmedi.

Askerî maksatlı


İsrail ordusuna hava desteği sağlayan Urban Aeronautics, bu sefer askerî amaçlı uçan araba işine girdi. Görünümü tankı andıran CityHawk, en pahalı uçan araç olma özelliğini taşıyor. 2020 yılında piyasaya sürülmesi beklenen aracın fiyatının 14 milyon dolar olacağı düşünülüyor. CityHawk’ın ilerleyen süreçte sıvı hidrojenle çalışması düşünülüyor. 500 kg yük taşıma kapasitesi olan araç, saatte 180 km hızla gidebiliyor ve dikey iniş-kalkış sistemi sayesinde her tür engebeli araziye uyum sağlayabiliyor. Sürücüsüz kullanımı da tasarlanan aracın, daha çok askerî alanda kullanılması düşünülüyor.

Ticarî olarak ilk uçan araba


399 bin dolarınız varsa ve uçan arabaya binmek istiyorsanız, Hollandalı PAL-V firması “Liberte” isimli uçan arabalarını satmaya başladı. Teslimat tarihi 2018 yılının sonu olarak belirlendi. Satıştaki araçların en pahalısı için (339 bin dolar) “kendi uçan arabamı yaparım” diyen olursa, aynı sayıdaki “Mucidin Girişimcilik Ruhu” ve “Hezarfen” başlıklı yazıları okuyabilir.
Liberte, ticarî olarak ilk kez satışa çıkartılan uçan araba olma özelliğini de taşıyor. Araç 200 beygirlik bir güce sahip ve saatte 180 kilometre hızla uçabiliyor. Tek depoda maksimum 500 kilometre yol alabiliyor ve 3.500 metre yükseklikten uçabiliyor. Liberte’ye sahip olanların hem kara hem de hava ehliyetine sahip olmaları gerekiyor.

Sürücüsüz model


Dünyanın ilk uçan otomobili olarak Dünya Hükümetler Zirvesi’nde kullanılan araç, Çinli bir firma tarafından imal edildi. Otonom Hava Aracı olarak adlandırılan aracın uçuşuna Dubai Yol ve Ulaşım Otoritesi de izin verdi. Ehang, elektrikli bir motora sahip ve Lilium gibi drone mantığında piste ihtiyaç duymadan havalanıyor. Kısa mesafelerde yolcu taşıyan araç, sürücüsüz hizmet veriyor ve 100 kilograma kadar yük taşıyabiliyor. Güvenlik anlamında yedekli bir uçuş sistemi olan aracın güç sistemlerinde bir anormallik oluşunca bu sistemler devreye giriyor.

Satışa hazırlanıyor


Slovakyalı mucit Stefan Klein’in 20 yıldır üzerinde çalıştığı “Aeromobil” isimli uçan arabasının test sürüşleri sonunda bitti. Yakın bir zamanda satışa sunulması beklenen Aeromobil, güçlü bir süspansiyon sistemine sahip ve her türlü zorlu zemine iniş yapabiliyor. Yakıt olarak benzin ile çalışan araç, tasarruflu bir yakıt sistemine de sahip. Stefan Klein’e Türkiye’deki konferansında pahalılığın sebebini sorduğumuzda gülerek, “Bu gümrükten geçerken fiyatlanmamış hali, ikiye katlanacağını düşünüyorum.” diye cevap veriyor.

Taksi projesine hazırlanıyor


Alman Ar-Ge merkezi Lilium Aviation’ın geliştirdiği Lilium Jet isimli uçan araç, şimdiden ezberleri bozmaya başladı bile. Dikey olarak kalkıp inebilen Lillium Jet, saatte 300 km hızla uçabiliyor. Firma, bu hızın çok üzerine de çıkabileceklerini, fakat sivil havacılıktan bundan daha yüksek bir hız için izin alamadıklarını belirtiyor. Ayrıca firma, “Airbus” firmasına benzer bir uçan taksi projesini de beraberinde yürütüyor. Projeye göre saati 60 dolardan dilediğiniz yere ulaşım sağlayabileceksiniz.

Elektrikli motor


Fransa merkezli Airbus havayolu şirketi “Pop up” isimli uçan arabasını fuarlarda tanıtmaya başladı. Paris Havacılık Fuarında ziyaret sonucundaki röportajımıza bakabilirsiniz. Dikey olarak hareket edebilen Pop up, saatte 100 kilometre yol alabiliyor. Airbus’tan gelen asıl heyecan verici haber ise “City Airbus” ismini verdikleri akıllı telefonla çağrılabilen sürücüsüz uçan taksiler. Test uçuşlarına başlanılan “Pop up” ve “City Airbus” için, 2021 yılının başlarında satışa sunulması hedefiyle gerekli çalışmalar yapılıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dünyamız Nasıl Evrim Geçirdi?

Evrende ve dünyamızda hiçbir şey aynı biçimde kalmaz. Madde, galaksiler, yıldızlar, yıldız sistemleri, gezegenler ve gezegenlerin bileşenleri sürekli bir evrimleşme sürecinden geçer. Atmosfer de bunların dışında değildir elbette. Oksijensiz dönem  Yer’in oluşumu aşağı yukarı 4,5 milyar yıl öncesine denk düşer. Güneş sistemi ve gezegenlerin oluşumuna dönük yapılan çalışmalarda Yer’in ilk oluşum döneminde oldukça sıcak olduğu ve atmosferinin de bulunmadığı öne sürülür. Yer’in bu devri; çeşitli büyüklükte göktaşlarının çarpması ve volkanik faaliyetler soncunca karbon dioksit ve azot gazı gibi gazların serbest kaldığı, suyun buhar olarak atmosferde bulunma olasılığının olduğu bir dönemdir. Yer’in oluşum dönemini temsil eden bir görsel çalışma. Gökcisimlerinin çarpması ve volkanik faaliyetler nedeniyle yer yüzeyi şu anki halinden çok uzakta. Bu dönemde ilkel atmosfer oluşumun başladığı ileri sürülmektedir. Dev çarpışma hipotezi de bu dönem için öne sürülmüştür. Bu hipotezde; Yer’

DNA Molekülü Hücre İçinde Hangi Kılıklara Girer?

Genetik, terminolojik açıdan çok zengin, yani çok fazla terimin bulunduğu bir bilim dalı. Özellikle kromozomlar ve kromozom sayıları hakkında konuşurken, kafa karışıklığı yaşanabiliyor. Homolog kromozom nedir? İkilenmiş kromozom nedir? Kromatit neydi, kromatin neydi? DNA tüm bunların neresinde? Bu terimlerin tanımlarını ve birbirleri ile ilişkilerini oturtmak gerekiyor. Bu amaçla, işe hücre bölünmesini anımsayarak başlayalım. Hücreler Çoğalmak İçin Bölünür Hücre çevrimi sırasında, ökaryotik organizmaların bedensel (somatik; üreme ile ilgisiz) hücreleri büyür ve bölünür. Mitoz adı verilen bu süreçte, tek bir ebeveyn hücrenin yerini iki tane özdeş yavru hücre alır.  Üreme hücrelerini oluşturmak için izlenen yol olan mayoza bu yazıda girmeyeceğiz. DNA Kopyalanır Bir hücre bölünmeden önce, taşıdığı tüm DNA’nın (nükleik asit moleküllerinin) kopyasını yapmalıdır ki, yavru hücrelerin her ikisi de genetik bilginin tam birer kopyasına sahip olabilsin. Her bir tekil DNA molekülü bir k

Gözler Olmadan “Görmek”: Görsel Olmayan Fotoreseptörler

Biz insanlar, büyük oranda gözlerimizden gelen veriyi işlemeye dayalı canlılarız ve normal bir görüşe sahip olanlarımız, dış dünyayı deneyimleme biçimimizde gözlerimizin hayati önemde olduğunu düşünmektedir. Görme, ışık temelli algılamanın ilerlemiş bir formudur, yani ışığa hassasiyettir. Fakat, gündelik yaşamımızda, ışık temelli algılamanın diğer bazı gelişmemiş biçimlerini de deneyimleriz. Örneğin hepimiz, sıcak Güneş’in hazzını derimizde hissederken, burada ışığı değil, ısıyı bir algı olarak kullanırız ve bu algımız için hiçbir göz veya özel fotoreseptör hücresine ihtiyaç duymayız. Bilim insanları, son yıllarda, insanlar da dahil olmak üzere pek çok hayvan türünün, gözlerin dışında, beklenmedik yerlerde, ışığı saptayabilen özel moleküllere sahip olduğunu keşfettiler. Bu “göz dışı fotoreseptörler”, genellikle, merkezi sinir sisteminde veya deride ve aynı zamanda da iç organlarda da sıklıkla bulunabiliyor. Peki göz dışı yerlerde bulunan bu ışığa duyarlı moleküller ne yapıyo